Marriage Story’nin en temel mesajının iletişim kurmanın, karşıyı dinlemenin ve anlaşmazlıkların ezici olduğu durumlarda ilk başta karşıyı neden sevdiğimizi hatırlamanın öneminin vurgulanması olduğu kanaatindeyim. Filmin misyonu tüm kadın erkek ilişkilerini kapsamaya çalışmak ya da kadınların ilişkilerinde yaşadığı zorlukları tasvir etmek değil. Bu başka bir filmin konusu olabilir.
Film spesifik olarak koşulsuzca seven, sorumluluk sahibi, naif ve duygusal erkeklerin gizli düşmanlık taşıyan kadınlar karşısında aldığı ağır hasar ve yenilmişlik duygusu yaşadıkları süreci anlatarak onlara yalnız olmadıklarını hissettirecek bir teselli sunuyor ve izleyicilerden empati talep ediyor. Charlie haklı olmak için ağlamıyor, ilişkiye yaptığı yatırımların Nicole tarafından farkedilmemiş olmasına, Nicole’un ilişkinin ters gitmesindeki kendi sorumluluğunu görmemesine ve ilişkiyi gözden çıkarmasına karşı çaresizce dağılıyor. Filmde duygusal olarak olgun olan ve ne istediğini bilen Charlie’yi ve kendi sesi olduğu için bencil olabilmeyi becerebilen eşine karşı kendi sesi olmadığından bencil olmak isteyip olamayan ve bunun sonucunda yaşadığı iç kızgınlığını karşıya yansıtan, haset eden, reaktif ve victim psikolojisi içindeki çocuk anne Nicole’u görüyoruz.
Film, ilişki sonrası Charlie’nin dağılıp Nicole’un yükselip direktör olması üzerinden Nicole gibi kadınların Charlie gibi fazlaca duygusal yatırım yapan erkekleri kullanabilme riskine işaret ediyor. Normalde organizasyon ve düzen konusunda titiz olan Charlie’nin filmin sonunda ayakkabı bağının açık olması onun ne kadar dağılıp gündelik hayattan koptuğunu ve Nicole’un geç de olsa yol açtığı yıkımı farkedip ayakkabı bağını bağlayarak yarattığı hasarı telafi etme isteğini ve özrünü simgeliyor. İlişki boyunca Nicole victim olduğunu zannederken filmin sonunda kendisi gibi şikayet etmek ve kaçmak yerine sorumluluk alabilen eşini victim durumuna düşürdüğünü fark edip vicdan ve merhamet kazanıyor. 55–45 velayet sonucu ise kadın eşitlik hareketinin aşırıya kaçıp amacından uzaklaşmasıyla karşıyı yenmeyi ve domine etmeyi arzulamasını eleştiriyor. Charlie’nin ilk bulduğu insancıl ve iyi niyetli avukat Charlie’nin ilişkinin başından beri sahip olduğu iyi niyeti, iletişime açıklığı ve uzlaşmacı yönünü temsil ederken, Charlie Nicole’u alt etmekten çok çocuğuna olan bağlılığı için Nicole’un kendi iç niyetini yansıttığı avukat gibi asshole bir avukat tutmak zorunda kalıyor. Film kadınların mükemmel olmak zorunda olmalarını bekleyen sisteme karşı haklı sitemlerini savunurken Charlie’nin zaten bu sistemin dışında olduğunu, mükemmel olmasını beklemediği eşini her şeye rağmen sevmeye devam ederken Nicole’un terapide bile sorumluluk almaktan ve iletişim kurmaktan kaçmasındaki çelişki ortaya konuyor. Charlie’nin aldatması gösterdiği bağlılığın karşılığında Nicole’un senelerce hissettirdiği nefrete ve duygusal kopukluğa karşı sığındığı çaresiz bir çığlık iken bunu öğrenen Nicole bu sonucun doğmasına yol açan etkenlerde kendi payını bulmaya çalışmak yerine olayı öğrenir öğrenmez fevri bir şekilde kısa vadeli yaklaşımla intikam alarak kendisiyle yüzleşmekten, sorumluluktan kaçıyor ve ilişkideki tutumunu özetler gibi devamlı şikayetçi ve karşıyı suçlayan reaktif duygusal toyluğuna bir örnek daha ekliyor.
Charlie kötü baba olarak görülme riskini göze alarak davayı kaybetme ve çocuğunun sevgisini kaybetme pahasına uzun vadeli yatırımından vazgeçmeyerek çocuğu sıkılsa bile ona öğretme azmini koruyor ve filmin sonunda çocuğunun gelişen okumasıyla uzun vadeli çabasının meyvesini alıyor. Aynı zamanda filmin sonunda Nicole’un iyiyim derken aslında mutlu olmadığına ve Nicole’un ayakkabı bağlama sembolü ve çocuğumuz sende kalabilir cümlesiyle nihayet gelen esnekliği ile farkettiği hatalı yönlerini geç de olsa telafi etme çabasına tanık oluyoruz. Charlie uzun vadeli doğruları yapmanın peşinde ve eşine duygusal olarak bağlıyken Nicole’un yaşadığı sevginin içinde kıskançlıkla karışık nefret duygusu var ve reaktif tutumları ilişkiyi uçuruma sürüklüyor. Film, kadınlar suçlu erkekler haklı gibi bir mesaj taşımıyor. Bazı kadınların iddia ettikleri ideal eşi (Charlie) bulduklarında bile ilişkiyi kendi amaçlarına hizmet eden bir araç gibi kullanıp kolayca harcayabileceklerine dair bir örnek sunarak arzularının alt niyetinin her zaman masum olmayabileceğini ve karşı tarafta doğurabileceği yıkıcı sonuçları (özgüven, umut, maddi kayıp) sergileyerek böyle duygusal açıdan çocuksu kadınları seven erkeklerin yaşadığı travmaya anlayış talep ediyor ve kadınların eşitlik ideolojisinin olası örtük karanlık niyetlerini masaya yatırıyor. Filmin sonunda Nicole’un boşanmadan sonra Charlie’nin aksine kendi duygusal toyluğuna karşılık gelen çocuksu bir partner bulduğu ve eşini bencil olmakla suçlamasının kendi örtük bencilliğini karşıya yansıtarak gizleme çabası olduğu ve ilişkide iddia ettiğinin aksine bencillik konusunda Nicole’un zannettiği gibi masum olmadığı ortaya çıkıyor.
Özetle, film partnerinin kendini gerçekleştirebilmesini kıskanan Nicole’un partnerini alt etme çabasını anlatıyor ki bunun sevgi temelli olduğunu düşünemeyiz. Bilimsel terimlerle ifade edersek Nicole’un duyduğu “malicious envy”, yani haset ettiği üstünlüğü aşağıya çekip ona yetişme ve onu geçme çabası. Faydalı olan ise “benign envy”, yani hayranlık duyduğumuz şeyler için karşıyı bencil olarak suçlamak yerine onların önde olduğu konuların öğrenmek, kendimizi geliştirmek ve onlara yetişmek için bizde motivasyon uyandırmasıdır. Her partnerin önde ve geride olduğu konular vardır. Çözüm iki tarafın da sevgi ve iletişim ile birbirinin önde olduğu konuları takdir edip, birbirinden öğrenip, birbirine yetişmek ve sürekli kendini geliştirip, öğrendiği yeni şeyleri partnerinin kendisini geliştirmesi için onunla bölüşmesidir.
Comments